Herkesin malumu olduğu gibi 2. Dünya savaşında insanlığın başına bela olan Nazizm Sovyetler Birliği tarafından kesin bir yenilgiye uğratılmıştı. 2 Mayıs 1945 yılında Berlin Reichstag binasına dikilen kızıl bayrağın fotoğrafı herkesin hafızasına kazınmıştı.
Dünya’da Hitler faşizminden zarar görmeyen hiçbir ülke yoktu. Nazilerin hedefi Yahudilerden sonra Sovyetler Birliği olmuştu. Hitler Almanya’sı bütün güçlerini Sovyetler üzerine gönderirken, güzergahında bulunan küçük ülkeleri silindir gibi ezip geçmişti. Ama Naziler Kızıl Ordunun gücü karşısında büyük bir hezimete uğramış, sonunda Hitler intihar etmek zorunda kalmıştı. Reichstag binasına dikilen Kızıl Bayrak ise; sosyalizm ve ezilen halkların bir zaferi olarak Nazi Almanya’sının ve bütün emperyalizmin kalbine saplanmıştı.
Sovyetler Birliği için bu savaş yaklaşık 20 milyon insanın hayatına mal olmuştu. Ama Dünya o insanlar sayesinde huzura kavuşmuştu. Nazizm yenilmişti. Ama kendini kamufle etmeyi başaran birçok Naziler komünizm düşmanı emperyalist ülkeler tarafından kullanılmaya devam ettiler.
Galiçya SS adı verilen ve Ukraynalılardan oluşan Nazi grubu, İkinci Dünya savaşının ardından emperyalistler tarafından kollanmıştı. Sovyetler Birliğinin dağılması ve Varşova Paktı’nın ortadan kalkmasıyla Galiçya SS grubu Amerika’nın desteği ile Kiev’de etkinlik kazanmaya başladı. Özellikle 2013 yılından itibaren güçlenerek devlet kademelerini ele geçiren faşist Galiçya SS grubu 2014 mayısında büyük bir katliam gerçekleştirdiler. Edessa’da eyleme geçen faşistler sosyalizm yanlısı kendi vatandaşlarına saldırdılar. Saldırıdan kurtulan çok sayıda vatandaş bir sendika binasına sığınmıştı. Polisinde desteğini alan faşistler, sendikaya sığınan 48 insanı diri diri yakarak öldürmüşlerdi. Bu katliam bizdeki Sivas Katliamının aynısıydı. Devlet seyretmiş, İtfaiye olay bittikten sonra gelmişti. Yaralı kurtulan birkaç kişide sopalarla dövülerek öldürülmüştü. Olayın ardından Rusya suçlandıysa da görgü tanıkları bu yalanı mahkum etmişlerdi… Aynı faşist gruplar Kiev’de bulunan Lenin heykelini de yıkmışlardı.
Her yıl 9 Mayıs’ta Nazilere karşı kazanılan savaşın yıldönümü Edessa’da “Zafer Günü” kutlanır. Kendisi de bir Neo-Nazi yanlısı olan Zelensky, 2020 yılında kovid-19’u bahane ederek kutlamaları yasaklar. Ama birkaç gün sonra aynı yerde Neo-Naziler gamalı haçlı bayraklarını açarak gösteri yaparlar ve polis seyirci kalır.
Birleşmiş Milletlerin kendi açıklamalarına göre 2014 yılında Nazizm yanlılarıyla, Rusya yanlıları arasında başlayan çatışmalar günümüze kadar devam etmiştir. Bu çatışmalarda 3.330 sivil hayatını kaybetmiş, 9 bin kişide yaralanmıştır.
ZELENSKY VE NEO-NAZİLER
Özellikle son on yılda Ukrayna’da olup bitenlere baktığımızda, Nazizm yanlılarının güçlenmekte olduğunu açıkça görüyoruz. Hatta Hitler adına kanlı eylemler yaptıklarını ve Hitlerin doğum günü nedeniyle İsveç’in farklı bölgelerinde Nazi bayraklarının asıldığını çoğu medya kuruluşları yayınlamıştı.
Bugüne nasıl gelindiğinin cevabını ararken, ateşi kimlerin yakıp körüklediğini çok iyi bilmek zorundayız. Varşova Paktı’nın dağılmasının ardından kendini tek ve ilahi bir güç olarak gören Nato emperyalizmi gözünü Doğu ve Kuzey Avrupa üzerinden bütün Asya’ya dikti. Afrika, Avrupa ve Ortadoğu’da zaten kendi alanı gibi at oynatıyor. Sovyetler Birliği dağılmış olsa da Rusya büyük bir güç olarak hala karşısında duruyor ve kafa tutuyordu. Diğer taraftan Çin ve Kore’de sürekli güçleniyor ve Dünya ekonomisinde önemli bir Pazar edinmişlerdi. Bu gidişe bir dur demek gerekiyordu. Bunun için emperyalistlerin en büyük iki silahı vardı. Din ve ırkçılık! İslam ülkelerini din, tarikat ve mezheplerle birbirine düşürüp param parça ettiler. Şimdi hepsi birbirinin kuyusunu kazmaya çalışıyor.
Rusya’da ise durum çok farklı. Okumuş, kültürlü insanları din ile parçalamak pek mümkün değil. Ama ırkçılık söz konusu olduğunda okumuşu da cahili de aynı çizgide buluşur. Emperyalizm tam da bunu yaptı.
Diğer adıyla Galiçya SS olarak bilinen ve 1945 yılında Hitler için savaşan Galiçya tümeninin kalıntıları bu işin kilit noktasıydı. Ukrayna’nın bağımsızlığını kazanmasının ardından burada bulunan Neo-Naziler; ABD, AB ve birçok batılı ülkeler tarafından alttan alta desteklendi. Başkent Kiev ve Edessa gibi stratejik bölgeler özellikle seçildi. Ukrayna seçimlerine hep müdahale eden emperyalist güçler, kendilerine bağımlı olan liderlerin kazanması için ne gerekiyorsa yaptılar. Bugün Ukrayna Cumhurbaşkanlığı görevini yürüten Zelensky tam da böyle biriydi. Ukrayna emperyalizmin ön karakolu olmalıydı ve güçlenmekte olan Neo-Naziler bu iş için biçilmiş kaftandı. Kendisi de Nazilere yakınlık duyan Zelensky, zaman zaman emperyalistlerin kışkırtmasıyla Rusya’ya kafa tutuyordu.
Önceleri küçük Neo-Nazi grupların Rusya karşıtlığı gibi görünen eylemler son zamanlarda devlet politikasına dönüşünce olanlar oldu ve Rusya savaşı başlattı.
Gelişmeleri son otuz yıllık tarihi süreci içinde irdelediğimiz zaman görülüyor ki; bu savaş Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan basit bir savaştan daha öte bir şeydir. Bu savaşı yeniden hortlayan Nazizm ile Rusya arasında bir savaş diye tanımlamak daha isabetli olacaktır. En azından şimdilik…
DÜNYAMIZ YENİ BİR PAYLAŞIM SAVAŞINI KALDIRAMAZ
Diğer yandan, Fransa’dan sonra Avrupa’nın üçüncü büyük gücü olmasına rağmen Ukrayna’nın bu savaşı tek başına sürdürecek beceriden yoksun olduğu çok açık. Başlangıçta kendisini meydana süren emperyalist liderlere çok güveniyordu. Ama harcandığını anlayınca paniğe kapılan öfkeli gençler gibi davranmaya başladı. Daha Belarus sınırında görüşmeler devam ederken bile “Rusya kaybetmeye başladığı için barış istiyor” “4500 Rus askeri öldürdük” gibi devlet adamlığına yakışmayan demeçler vermeye başladı.
Naçizane fikrim, ABD ve AB savaşa şimdilik fiilen katılmayacak. Ama Ukrayna’ya ekonomik, mali ve silah yardımını sürdürürken; Rusya’ya ağır yaptırımlar uygulayacaklar. Bu yaptırımlar kuşkusuz Rusya’yı zora sokacak. Ama kendileri de zarar görecekler.
Esas gönüllerinden geçen Rusya’ya top yekün bir saldırı başlatmak olsa da kamuoyu desteğini almak için en uygun zamanı kolluyorlar. Çünkü söz konusu olan olası bir Dünya harbidir. Hiçbir ülke kendi halkının tam desteğini almadan böyle bir çılgınlığa girişmez.
Şunu da unutmamak gerekir ki, çıkacak olan savaş yeni bir paylaşım savaşı olacağından, telafisi olmayan tahribatlara yol açacaktır. İlerleyen zamanda Çin ve Kore’ninde savaşa dahil olduğunu birlikte göreceğiz.
Mustafa ERCAN