Her yazı yazdığımda olduğu gibi bir kez daha hüzün dolu ve korkunç bir öfkeyle dökülüyor cümlelerim kalemimden…
Baş örtüsünü düzgün takmadığı üzere, ahlak polisi tarafından dövülerek öldürülen bir genç kadındı.
Diğer tüm ecelini beklemeden bir yobaz tarafından öldürülen genç kadınlarımız gibi, tüm hayalleri yarım kaldı. Arkasında buruk bir aile ve büyük bir isyan bıraktı o.
Belki de bu yolda kadınlara öncü olup çığlıklarıyla sloganlarıyla sokakları alevlendirecek, ve haklarının tamamını alacaktı.
Ama ne yazık ki adına ahlak denilen ama bir türlü insan olamayan polisler tarafından canice öldürüldü Mahsa.
Coğrafya kaderdir derlerdi de, inanmazdım buna karşı koyabiliriz güçlüyüz derdim. Derdim de, geri kalmış karanlığa gömülmüş insanların esaretleri coğraflarını sarmalarını düşünemezdim sanırım.
Son zamanlarda sosyal medyada gördüğüm o koskocaman haklı yazıyı paylaşmak istiyorum sizinle.
“Bacaklarımı açmak depremlere, saçlarımı açmak fırtınalara, ve rüzgarlara sebep oluyorsa…
Gerdanımdan küçük bir görüntü denizlerin yükselmesine, sesim, toprağın kaymasına sebep oluyorsa…
Sütlü koca memelerimin görüntüsü kıtlığa ve sefalete neden oluyorsa, kollarımı. Açıklığı iklimi ısıtıyorsa…
Gülüşüm kainatın dengesini bozup istikrarsızlık yaratıp tüm ahlaksız iç güdüleri uyandırıyorsa…
Tüm doğal felaketlerin ardında ben varsam.
O halde benden kork!
Çünkü ilahi güç ben, mutsuz ve ölümlü olan sensin!” Diyor ( Cezayir berberlerine mensup bir kadın şair)
Öylesine korkusuzca öylesine cesaretli bir şekilde yazdığı o kadar açık ki bu şiir i.
Mahsa dan sonra bir çok olay boy gösterdi.
Sanatçı Hande Yener ve ekip arkadaşları, Melek Mosso, Rojin, ahlak polisi tarafından dövülerek kız kardeşini kaybeden abla ise mezarı başında siyasetçi Selahattin Demirtaş (saçını kazıtarak) ve benimde aralarında bulunduğum Dünya genelinde ses getiren saç kesme eylemiydi…
Bizler sadece kız kardeşlerimizin sesine bir nebze de olsa ses verebilmek için katıldık.
Mahsa dan sonra hiçbir şey eskisi gibi değildi İran’daki protestolarında ardı arkası kesilmiyordu.
Hatta bir bölgeyi İran halkı ele geçirmişti…
Ama gel görelim ki bir halkın daha elimizden kayıp karanlığa gömülmesine içimiz razı gelmedi, gelemezdi de…
Binlerce kadın binlerce insan bu uğurda yitip gitti.
Ama şunu bilmeliler ki, bizler asla ama asla susmayacak ve geri adım atmayacağız! Hayatımıza engel olana kocaman bir ünlem işareti olacağız!
Bizi öfkeleriyle sindirmeye çalışanlara çığlıklarımızla karşı koyacağız.
Bize susmak yok!
Size ise yolun sonu göründü!
Umut bizden yana!
Güneş bizden,
Aşk bizden yana!
Her gün yeniden doğacak,
Ve her gün yeniden doğuracağız umudumuzu!
Düşsek te kalkacağız.
Yıkılsak ta…
Siz öfkenizi kuşana durun, biz şarkı türkülerle, çalgı çengilerle, siperde bekliyor olacağız!
Biz bu Devri yıkmaya yepyeni bir Devir inşa etmeye baş koymuşuz.
Bu kez iyilik, güzellik, sevgi ve merhamet kazanacak.
Tüm zulüm ve işkence altında olan kardeşlerime bin selam olsun!